28 Ekim 2013 Pazartesi

NİCE 90 YILLARA!






NİCE 90 YILLARA!


Cumhuriyeti kutluyoruz yine,90.yıl coşkusunu katarak. Altı asırlık İmparatorluğun ardından bir asıra yakın zaman vatanın birliği bütünlüğü dûsturu ile can vererek,kan dökerek günümüze eriştik.

Cumhur ve devletin birlikte hareket etmesi olarak da tanımlayabileceğimiz Cumhuriyet, demokrasi bütünlüğü içinde nice yıllar sürecektir.

Cumhuriyetçilikten günümüz toplumunun anladığı ,kendi toplumumuzdan bahsediyorum tabi ki,29 Ekim günlerinde evleri caddeleri,işyerlerini,sokakları bayraklarla donatmak,gün içinde  özlü sözler,Atatürk resimleri paylaşmak,asmak,okullarda çocukların söylediği marşlarla ,tören alanlarında iliklenen ceketler,bir dakikalık saygı duruşuna geçmek..Tüm anladığımız bu mudur Cumhuriyetten?

Sevgili Başbakanımızın bir sözü var: ‘Cumhura gitmekten korkanlar Cumhuriyetçi olabilir mi?’..senenin kalan 364 günü Cumhuriyet adına hiç bir şey yapmadıkları gibi ‘elden gidiyor’ çığırtkanlıklarıyla halkı kaosa sokmak isteyenler nasıl bir Atatürk,Bayrak,Cumhuriyet savunucusu olabilirler?Cumhuriyetin bekası için çivi çakmayanların siyasetlerinde çokça kullandıkları bu kelimenin CUMHUR olmadan kendi başına sadece  Türkçe bir sözcük olmaktan öteye gitmeyeceğini nasıl bilmezler?



Cumhuriyet,Halkın kendisini yönetecekleri kendisinin belirlediği bir yönetim şekliyken,Halkı hiç sayarak darbelerin yapıldığı yıllarda kutlanan Cumhuriyet Bayramları ne kadar samimi idiler?



Ortalıkta yine dolaşıp Cumhuriyetten nemalanmak isteyen gruplar Bayramlarını kutlayamadıklarını,kutlanmadığı yalanını etrafta yayıp kendilerince siyaset yapan sözüm ona Cumhuriyetçi siyasetçiler,başörtülü bir Cumhurbaşkanı eşi olduğu için yapılan Cumhurbaşkanlığı Resepsiyonuna katılmama terbiyesizliği göstermediler mi?Kutlanmadığını iddia ettikleri 29 Ekimlerde törenler ayda mı düzenlendi ki çelenklerini gidip orda takdim ettiler?Okullarda okunan şiirlerin marşların sesini dinlemek için bir okulun önünden geçmeleri yeterdi oysa..



Sözün özü Cumhuriyet son 10 yıldır hakkıyla kutlanıyor,çünkü yaşatmak için çalışan bir hükümet iş başında.Yıkmak için dış mihraklarla işbirliği yapanlar deşifre oldukça bu çok daha belirgin hale geliyor.



Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun,Nice 90 yıllara..

                                                                           MENEKŞE UTLU


18 Temmuz 2013 Perşembe

ÇANAKKALE'YE- 2

                   ÇANAKKALE'YE..2
      













Milyonlarca öldük,
Milyonlarca dirildik gencecik bedenlerde
Kınalarla boyandık
Giderken cephelere
Türküler yaktık,biz çarıksız postalsız askerler
Çanakkale içinde vurdular beni,
Ölmeden mezara koydular beni..
Öyle mi sanırsınız
Mezarlaramı koydunuz bizi
Kokladığınız havayı çekin bir daha içinize
Kokladığınız özgürlükteyiz biz
Dalgalanan Bayrakla rüzgarız çevrenizde
Bir tohumduk düşrken toprağa
Binlerce fidanız şimdi
Ölmedik biz,ağlamayın artık
Attığınız her adımda
Yüreğimiz sizinle..

17 MART 2009
Menekşe UTLU

ÇANAKKALE'YE-1

ÇANAKKALEYE..1

Künyesinde Seyit yazardı onbaşının
Yiğit, Mert
Haydi Bismillah!! dedi
Yüklenirken mermiyi
Olmadı,yetmedi gücü
Baktı sağına soluna
Tutacak,onunla kaldıracak 
Bir canlı el göremedi
Gördüğü el,
Bir kan gölünde yatan Osman'ın eliydi..
Yıkılmış Cansız bedeni,
Bayrağı hala bırakmayan Osman..
Osman için,Mehmet için Tüm Şehit Mehmetler için
Haydi Bismillah!!
Binlerce şehit eli, el olmuştu Seyit'e
Göllerce yerde biriken kana baktı,
Haydi Bismillah!!
Topun namlusuna koyduğu 
Sadece bir mermi değildi
Bir Milletin kurtuluşu,Belkide yüzyıllarca söylenecek
'ÇANAKKALE GEÇİLMEZ' nidasını
Topun gümbürtüsünde
Haykırmaktı Dünyaya..
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ..
17 Mart 2009
Menekşe UTLU

3 Mayıs 2013 Cuma

SİZDE YAŞADINIZ MI BUNLARI??

Hayırlı cumalar…



    

           Her haftanın  son çalışma günü Cuma sosyal medya sayesinde bayram gibi kutlanıyor artık.. tanıdığımız tanımadığımız sadece ismi listemizde yer alan belki hiç görmediğimiz kişilerle Cuma vesilesiyle selamlaşır, iyi dileklerimizi dualarımızı alır-verir olduk.
Sosyal medyaya çoğu zaman kızsam da böyle iyi yanları yok değil.. eski günlerden dostları bulmak, eş dost tarafından unutulması imkansız hale gelen doğum günleri, yıldönümleri..

          Eskiden de kutlanırdı cumalar, ama böyle değil, daha samimi, yüzyüze, temiz abdestle temiz kıyafetle en yaşlı komşudan başlanırdı kapılar çalınmaya.  
Hatırlıyorum anneannem Cuma sabahı o güzelim rengarenk bahçesine bakan açık salonunda –o hayat derdi oraya-abdestini alır,beyaz oyalı örtüsünü takar, dişler misvakla ovulmuş,tırnaklar kesilmiş,şekeri kolonyası ve kahve sepeti minderinin yanında sela vaktiyle birlikte çalınacak kapısını gözlemeye başlardı.

              Bahçenin öbür ucundaki demir kapı aralanır ‘huu Menevşe dezee (teyze) diye seslenen, anneannem gibi ‘Cuma bakımını’ yapmış bir komşu gelini ya da kızı bahçeye girer, ‘cumaların mübarek olsun bi elini öpüverem’ der hayır dualarını alırdı yaşlı komşusunun. Muhtemelen ilk kapısı  değildir gelen kişinin çaldığı, anneannemden önce daha yaşlı biri varsa kapısı çalınmış, şeker gibi tatlı hayır duaları alınıp cebe konmuş,diğer kapıya gelinmiştir.

           Cumalaşmakta bir serenattı.. iki el karşılıklı uzatılır,o arada salavat getirilir, dudaklar mırıl mırıl sessizce okudukları dualardan sonra eller yüze sürülür sonrasında el öpülürdü.
Dikkat ederdim anneannem bize okulda öğretildiği gibi okumazdı duaları.. okuma yazması olmadığı için duyduğu gibi ezberlemiş, öylece yerleşmişti diline.. Ama Allah bilirdi onun içini, gönlünden geçeni ve eminim ki kabul ederdi..

              Bunun değerini şimdilerde çok daha iyi anlıyorum.. süslü kelimelerle edebiyat parçalarcasına edilen dualar var cep telefonlarına gelen yada sosyal paylaşım sitelerini süsleyen ancak.. kalpler o kadar temiz değil, dualar o kadar gönülden değil..

                Kısa bir hasbihalden, evdeki çoluk çocuktan, ağıldaki koyunlara kadar nasıl oldukları sorulduktan sonra mangal ortaya çekilir, anneannem kahve selesinin dantelli bembeyaz örtüsünü açar içinden misafirlik fincanlarını , cezvesini, kahvesini çıkarır, mangalın üstünde ağır ağır pişirirdi kahvesini. Tadını , kahve pişerken edilen sohbetten mi, mangalın kömüründen mi, kahvesinden mi alırdı bilinmez anneannemin tabiriyle ‘üzerinde takunyayla yürüsen batmayacak kalınlıkta’ köpüğüyle kahve de Cuma sohbetine dahil olurdu. Bu cumalaşma hemen hemen ikindiye kadar  değişen komşularla devam eder, anneannem boşluk bulursa kendisinden büyük yaşlı komşularına uğrardı.. ha bu arada her Cuma eşi ölmüş anneye seni evlendirelim mi diye sormak ta güzel adetlerdendi..her ne kadar hadi ordan diye tersleneceğini bilse de, dayım da annem de adet yerini bulsun, hem de anneannemi kızdırıp , komik diyalogların yaşanması  adetten olmuştu..

                   Şimdi düşünüyorum da ben ve benim kuşağım ne kadar şanslıymış, hatta öncekiler de.. oturup yazacak böyle güzel anılarım var.. özlemle yad ettiğim.. biz bunları dile getirdikçe bilmem biraz daha  yaşatılır mı, özendirici olur mu, bizden sonrakiler okurken hayal güçleri nereye kadar el verirse o kadarının tadını alacaklar..
Ancak bazı şeyler için deriz ya ‘anlatılmaz yaşanır’ diye, ben bu tadı benden sonrakilerinde almasını diliyorum..Hayırlı cumalarrrrrr..

                                                                                                     Menekşe
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...